Damar sertliği kanserden bile daha öldürücü olabilir
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) Tıp Fakültesi tarafından düzenlenen etkinlikte “Damar Sertliği ve Şah Damarı Hastalıkları” irdelendi.
UKÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Barlas Aytaçoğlu’nun moderatörlüğünde gerçekleşen çevrimiçi etkinlikte Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nehir Sucu açıklamalarda bulundu.
Prof. Dr. Sucu vücudumuzda üç tip damar olduğunu, bunların atar damarlar, toplardamarlar ve lenf damarları olarak sınıflandırıldıklarını belirterek, bu damarlardan en çok atar damar hastalıklarının hayatımıza kasteden hastalıklar olarak karşımıza çıktığını kaydetti.
En fazla ateroskleroz denilen damar sertliğinin yaygın olduğunu ifade eden Sucu, bu hastalığın gelişmiş ülkelerdeki en ciddi sorunu oluşturduğunu da sözlerine ekledi.
Prof. Dr. Sucu konuşmasında damar sertliğinin kanserden bile daha öldürücü olabileceğini belirterek, "Meme kanseri erken dönemde yakalanıp doğru tedavi edildiğinde tam iyileşme %100 iken yaygın damar sertliği olan hastaların dikkat etmemeleri durumunda 10 yılda %10’u hayatta kalabiliyor” dedi.
Damar sertliğinin en çok etkilediği damarlardan birinin de şah damarları olduğunu aktaran Sucu, şah damarlarında meydana gelebilecek damar sertliğine bağlı tıkanıklıkların başta felç olmak üzere ölüme kadar götürebilecek önemde olduğunu kaydetti.
Prof. Dr. Sucu özellikle yaş, cinsiyet ve genetik alt yapı gibi değiştirilemeyen faktörlerin dışında kalan beslenme, diyabet kontrolü, hipertansiyon kontrolü, hareketsiz yaşam, stres ve tütün ile alkol tüketimine dikkat edilmesi gerektiğini belirterek, tüm bunların damar sertliğinin gelişmesine ciddi katkı yaptığı hatırlatmasında bulundu.
Şah damarı tıkanıklıklarında geçici görme kaybı, konuşmada kısa süreli bozulma ve/veya vücudun bir tarafında kuvvet kaybı gibi bulguların ön belirtiler olarak görülebileceğini kaydeden Sucu, bu bulguları deneyimlemiş hastaların mutlaka kalp ve damar cerrahlarına veya nöroloji doktorlarına başvurmalarını önerdi.
Prof. Dr. Sucu, seminerde son olarak şah damarı tıkanıklıklarında ilaç, cerrahi ve stent tedavilerinin mümkün olduğuna dair bilgi verdi.