Birleşmiş Milletler’in Önemi
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sinan Evcan, Birleşmiş Milletler (BM) örgütünün 24 Ekim 1945'te dünya barışını, güvenliğini korumak ve uluslararası ekonomik, toplumsal ve kültürel bir iş birliğini sağlamak için kurulduğunu belirterek, örgütün geçmiş dönemlerde bu amaçla başarılı misyonları yerine getirdiğini ancak sadece 5 ülkenin veto hakkına sahip olması ve bu ülkelerin aralarında zaman zaman çıkar farklılıkları yaşanması nedeniyle birçok kritik savaşın çıkmasına engel olabilecek diplomatik başarıları henüz gösteremediğine dikkat çekti.
En önemli diplomatik başarı…
BM’nin özellikle Kıbrıs özelinde birçok vatandaşın umut bağladığı bir örgüt olduğuna da işaret eden Evcan, “BM nezdinde 2004 yılında geliştirilen Annan planı eğer onaylansaydı, bu BM’nin tarihteki belki de en büyük diplomatik başarılarından bir tanesi olacaktı” ifadesini kullandı.
Dünya barışı…
Yrd. Doç. Dr. Evcan, BM’nin halen çatışmaların ve iç savaşların yaşandığı günümüz dünyasında başarılı olmasının herkesin temennisi olduğunu aktararak, “Bunun olabilmesi için de BM’de temsil edilen ülkelerin dünya barışını çıkar gözetmeksizin ortak bir değer olarak benimsemelerinden geçiyor” dedi.
Atatürk’ün bu konuda yapmış olduğu birçok açıklama bulunduğunu anımsatan Evcan şöyle devam etti: “Atatürk’ün de belirttiği gibi dünyanın herhangi bir yerinde olan rahatsızlığın ucu kendilerine dokunmasa bile kendi rahatsızlıkları gibi algılayabilme erdeminden geçiyor. Ayrıca en iyi ulusal çıkarın dünyanın ortak yararı olduğu fikrini toplu halde benimseyebilmek belki de BM’nin gelecek başarısının anahtarı olabilir.”
Yrd. Doç. Dr. Evcan, BM Türkiye Mukim Koordinatörü Irena Vojáčková-Sollorano’nun geçen yıl düzenlenen Birleşmiş Milletler Günü kutlama etkinlikleri çerçevesinde Atatürk’ün yurtta barış dünyada barış sözlerinin önemini de hatırlattığını söyleyerek, “Sollorano, kutlama etkinlikleri çerçevesinde Anıtkabir resmi defterine Atatürk’ün şu sözlerini yazmıştır: ‘Dünyanın filân yerinde bir rahatsızlık varsa, bana ne dememeliyiz. Böyle bir rahatsızlık varsa tıpkı kendi aramızda olmuş gibi onunla ilgilenmeliyiz’” bilgisini verdi.